Bugün İstanbul’ u dinliyorum gözlerim kapalı
Korna sesleri siren seslerine karışmış
Alarmlar çalıyor, çığlıklar kulağımda
İstanbul’u dinliyorum gözlerimi açıp
Bakıyorum Beyoğlu’na
Tramvay geçemiyor
İnsan kalabalığından
Meyhaneler bar olmuş, pastanelerin her biri birer kafe
İstanbul’u seyrediyorum gözlerim şaşkın
Boğaz’da martılar uçuşuyor boğuk ve
yanık bir sesle
Tekneler, gemiler ve şilepler geçiyor
Ardı ardına hiç durmadan
İstanbul’a bakıyorum tanıdık bir şeyler bulmak için
Değişmiş, bambaşka olmuş sanki
Lisanı anlamaya çalışıyorum
Sanki Türkçe değil artık duyduklarım
Fransızca ya da İngilizce olmalı
İstanbul’ dinliyorum yapayalnız kalmışım.
Bu değişim bu gelişim
Bana uymuyor
Ben aynı kalmış hiç değişmemişim sanki
Ya İstanbul?
Değişmiş tepeden tırnağa
Baktığı hiç yok ki bu yana
Sormuyor ki bana
Ne oluyor neler değişiyor diye
Uysana, uyum sağlasana da demiyor bana
İstanbul’dayım ama onunla barışık değilim
Beraber yaşamıyoruz sanki
Geçmişten hatıralarımla başbaşayım
Onlar da elimden kopup gidecek gibi
Birileri bana uzanıp alacak
İstanbul’u yaşayamıyorum artık
Hem buradayım hem değilim
Ama İstanbul o eski İstanbul mu?
Ondan bile emin değilim
Kaçıp gidiyor uzaklara
Başka, bambaşka olmuş
Bense tutunuyorum geçmişime
Yaşanmışlara, hatıralara…
İstanbul’da yaşıyorum ama
İstanbul’un umurunda değilim artık
Varsın olmasın der gibi tavrı
Hiçbir yeri tanıdık değil
Suratlar yabancı
Elin şehrine benzemeye başlamış
Boğaz’ın kokusu balığın tadı
Başka bambaşka gibi
Kız Kulesi farklı duruyor
Her tarafı yenilenmiş
İki köprü de yetmiyor artık
Tüneller var
Trafik akıyor İstanbul’un üzerinden
Asya’dan Avrupa’ya ya da
Oradan buraya
Kebapçılar, kokoreççiler dolmuş dört bir yana
Türk kahvesi bulmak zor espresso var
Rakıyı bir de bana sor
Muhallebi yerine tiramisu
İstanbul’ u dinliyorum ama
İstanbul bensiz de beni yaşıyor
Vah benim halime diyorum
Ben onsuz ne yapacağım?
Ağaçlar ormanlar villalar olmuş,
Adalar Modalar birer şehir sanki
Vapurlara rağbet yok
Deniz otobüsü revaçta
İstanbul farklı
İstanbul canlı
İstanbul değişmiş ben aynı kalmışım
Ben İstanbulsuz nasıl yaşarım?
İstanbul’u düşünüyorum o beni terk etmiş
Unutmuş gerilerde bir yerde
Kendi yoluna bensiz devam ediyor
Gözlerimi kapatıyorum çaresiz
Nasılsa değişecek bensiz
Açık tutsam gözlerimi
Tanıyamayacağım onu
Ne de o beni
Hatırlayacak mı bir gün?
Bilecek mi ki
Ben de buradaydım
Burada yaşadım diye
Havasını soluduğumu
Yediğimi içtiğimi
Fark edecek mi ki acaba?
İstanbul’u görüyorum gözlerim açık
Kocaman çukurlar, delik deşik yollar
Düşeceğim içine kaybolacağım adeta
İstediği de bu
Kaybolsam da kurtulsam
Korkuyorum ben artık İstanbul’dan
O bensiz de yaşayacak ama ya ben onsuz
Ne yaparım onun yokluğunda diye düşünürken
Çaresiz
İstanbul’u yaşıyorum sessizce
Kabullenmeye çalışıyorum onu
O beni kabul etmese de
Ah İstanbul vah İstanbul
Sana sahip çıktıkça kaçıyorsun benden
Ne olursa olsun
Kulağım sende gözlerim fal taşı gibi açık
Rengini tutacağım İstanbul
Onu benden alamazsın
Barış, huzur ve sevgi dolu
Kalacaksın
Ne kadar uğraşsan da
Ne kadar değişsen de
Sen benim bildiğim İstanbul’umsun
Görüyorum seni gözlerim de kapalı
Dokunuyorum sana ellerimle
Uzaktan çok uzaktan
Hissediyorum seni içimde
Ellerimle tadına varıyorum
Yiyorum içiyorum seni
Seni yaşıyor, yaşatıyorum içimde
Ah İstanbul vah İstanbul
Sesini özlüyorum
Senin sessizliğini
Duymuyor artık kulaklarım
Görmüyor seni gözlerim
İstanbul’u dinlemeyeceğim artık
Çünkü gözlerimi kapatıyorum.
Bu halde görmek istemiyorum onu
Ne de o beni…
06 Temmuz 2011