Yüreğinin Sesini Dinle

Susana Tamaro’nun yeni kitabı daha çıktığı günlerden itibaren En Çok satanlar Listesine girmiş bulunuyor. Yazarın 1993 yılında yayımlanan “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” kitabının dünyada yaptığı etkinin sonucu olmalı. Daha önce seksen yaşındaki bir kadının genç torununa yazmış olduğu mektupları içeren romanının devamı niteliğinde bu sefer genç torun büyümüş ve kendi hayatını sorgulamaya başlayacak yaşa gelmiştir. 

Romanın kahramanı kim olduğunu, nereden geldiğini ve hayatın akışının onu nereye sürüklediği konularını sürekli sorgulamaktadır. İlk romanda söylendiği gibi “Yapmaya değecek tek yolculuk içimize yapılacak yolculuktur” felsefesinden yola çıkarak kimlik arayışına başlamıştır. Bu, onu kendi yüreğine bir yolculuğa çıkarıp yüreğinin sesini dinlemeye itecektir.

Annesini çok küçük yaşta kaybeden kahraman sürekli trafik kazası sonrasında annesinden kalan eşyalara bakarak geçmişini düşünecek ve onun hayata gelmesine sebep olan bir babanın varlığını sorgulayarak yaşayacaktır. Bu baba kimdir? Sadece spermini arz eden bu kişi hakiki babası mıdır? Nesidir o zaman? Bir babayı baba yapan meziyetler nelerdir?

Bu soruların cevaplarını ararken okuyucu da kendi yaşantısını sorgulamadan edemiyor. Her aşkın sonucu evlilik, her evliliğin tabi sonucu da çocuk mudur acaba? Hamile kalındığında evli olmayan çiftlerde çocuğu doğurup doğurmama kararı kime aittir? Ya bu karar her iki tarafı bağlamazsa çocuk doğduktan yıllar sonra verilecek cevaplar aynı anlamı taşıyabilir mi yoksa zaman aşımına uğrayıp anlamını yitirir mi? Okuyunca göreceksiniz.

Romanın pek akıcı olduğunu söylenemez hele ilkini okuduktan sonra beklentileri karşılayacağından da emin değilim. Can yayınlarından çıkan bu kitap en azından insanın hayatını sorgulaması açısından farklı bir yere yön veriyor.

Eddi Anter
04.01.2007
2017-09-21T23:08:48+00:00 Yazar: |