Selam ve merhaba anlamına gelen Şalom gazetesinin dün akşam Ulus Oditoryumu’nda Gila Kohen adına hazırladığı ve üçüncüsü düzenlenen öykü yarışmasının ödül törenine gittim. Gila Kohen, Şalom gazetesine çok emek vermiş, genç yaşta aramızdan ayrılmış biri. Çalıştığı dönemde Gözlem Yayıncılık’ın sorumluluğunu üstlenmekle beraber, Gözlem Sanat Galerisi ile Şalom Kitaplığı’nın da faaliyetlerini yürütmüş ve neredeyse kırkın üzerinde kitap ve albümün yayınlanmasına öncülük etmiş. İlerleyen dakikalarda abartısız bir kokteylde yarışmaya katılan yeni ve genç yetenekler heyecan içinde sonuçların açıklanmasını bekliyordu. Salona geçildiğinde ilk olarak II. Gila Kohen yarışmasında en iyi öykü seçilen eser kısa metraj bir film olarak gösterime sunuldu. Senaryosunu Eli Aji’nin yazdığı, film yapımcılığını Eytan İpeker’in üstlendiği, amatör bir film olduğu tüm oyuncular ve yönetmen tarafından ısrarla söylenen “Dantelacı” adlı film gösterildikten sonra üzerinde biraz çalışılması gerektiği konusunda hemfikirdim. Fakat film 1950’lerin sonu ve Balat’ta yaşam konusu hakkında az da olsa fikir veriyordu. Müslümanı, Yahudisi, Rumu nasıl da huzur içinde, dip dibe yapışık nizam evlerin camlarında, birbirlerinin dünyasından haberdar fakat hak ve hürriyetlerine mesafeli olarak yaşamış onu gösteriyordu. Türkçe ile İspanyolcanın karışımı olan ve sadece ülkemizde konuşulan Ladino dilinden de birkaç kelime ile film, lisanı bilmeyenler için bazen anlaşılmaz bazen de merak uyandırıcı bir hal almıştı. Filmin başında müziksiz olarak söylenen Rumca şarkıda ise tüylerim diken diken olmuştum, filmin beni nerelere götüreceğinin farkında bile değildim. Daha sonra Şalom gazetesi yetkilileri tarafından yarışma jürisi tanıtıldı ve üyelerine birer plaket verildi. Mario Levi konuşması ile aynı yazılarında olduğu gibi tüm salonu büyüledi. “Yeni yazarlarımız…. Türk Edebiyatı’na hoş geldiniz….” diye biten konuşması ile salonu dolduran tüm genç yazar (yaş olarak olmasa da eli yeni kalem tutanları kastediyordu) ve yazar adaylarının yüzlerinde tebessüm uyandı. Ödül törenine geçilmesi ile önce gençlik ödülü ve sonra da teşvik ödülleri dağıtıldı. Sıra yarışmanın ilk üçüne gelmişti. Sunucu kazanan yazar adaylarını sahneye çağırmadan evvel yarışmaya yolladıkları eserlerden küçük bir bölüm okudu. Moris Levi’nin okuduğu bu bölüm hem çok etkileyici hem de kazanana heyecanını dindirmek ve sahneye çıkmaya hazırlanmak için bir iki dakika sağlıyordu. Üçüncülük ödülü Lolita Haleva adlı genç yazar adayına “Eminika” adlı öyküsü ile verilirken, ikincilik ödülü de “Berfin” adlı eseriyle Eray Karınca’ya verildi. Sahnede Eray Bey’e ödülünü veren Şalom yetkilisi avukat olduğunu ve bir yargıca ödül vermenin mutluluğunu yaşamakta olduğunu söylediğinde ben bile kendimi mahkeme salonunda hisseder gibi oldum. Eray Karınca’nın öyküleri daha önce çeşitli dergilerde yayınlanmış, Çankaya Belediyesi ve Damar Edebiyat dergisinin düzenlediği yarışmada birinci olmuş. Eray Karınca daha sonra Ankara Barosu’nun 1999 yılında düzenlediği meslekle ilgili anılar dalında “Çimlerin Dansı” adlı anısıyla birinci olmuştur. Kendisine başarılarının devamını dilerim. Ve son olarak birinciliğe hak kazanan Pınar Sarp sahneye davet edildi. Kendisini ayakta alkışlarken salonda “Bravo” sesleri uğulduyordu. Birinciliği ona kazandıran “Emanet Mektup” adlı yapıtıydı. Öyküde zorunlu olarak birbirinden ayrı düşmüş iki sevgilinin birbirine yazdığı mektupların uzun yıllar sonra ortaya çıkması ve belki de yanlış gözler tarafından görülüp okunması anlatılıyor. Kendisi 1987’de Vehbi Koç Vakfı’nın açtığı öykü yarışmasında ikincilik ödülü almış, ayrıca trafik kazaları ile ilgili senaryosunu yazdığı kısa metrajlı bir film için 1988’de Emniyet Müdürlüğü tarafından mansiyon almıştır. Yakın gelecekte Sarp’ın kendi öykü kitabını kitapçı raflarında göreceğinizden hiç şüpheniz olmasın. Gecenin büyük sürprizi yarışmaya katılıp da öyküleri seçilen yazar adaylarının sahneye davet edilmesi ve resim töreni sırasında oldu. Yaklaşık on dokuz kişiden seçilen toplam yirmi öykü “Yeni Sesler” adı altında kitaba alınmıştı bile. Verilen bilgilere göre yarışmaya gerek yurt içi gerekse yurt dışından altmış dört yazar, yüzün üzerinde eser ile katılmış. Geceye Hahambaşı ile beraber Yahudi Cemaaat Başkanı ve Onursal Başkan’ın katılması ile bu yarışmaya verilen önem bir kez daha vurgulanıyordu. Gözlem Yayıncılık tarafından basılan “Öykülerle Yeni Sesler” kitabı bugün itibarı ile kitapçılarınızda. Hem yeni kalemlere destek olmak hem de yeni edebiyatçıları tanımak açısından almanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum. İçinde benim yazmış olduğum “Yalnızlık Kutusu” adlı öyküyü de bulabilirsiniz. Ayrıca Seçil Pirim Bayrak’ın “Suç ve Mimoza” adlı öyküsünü de okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Vaktin çok kıymetli ve az olduğu bugünlerde, roman okumaya vakit ayıramayacak kadar meşgul iseniz belki kısa öykülerden oluşan bu kitabı daha çabuk okuyup keyfini çıkartabilirsiniz. “Yurtta sulh cihanda sulh” temennileri ile aynı zamanda barış anlamına gelen bu yerel gazetenin ismi ile yazıma son vermek istiyorum. “Şalom” sizlere……. Cumayı selamlamak adına da “Şabat Şalom”. |
Eddi Anter 03.06.2005 |