Yaşamamız gereken hayat sadece BİR tane midir? Onu öyle yaşamalı, anı öyle değerlendirmeliyiz ki boşa gitmesin diye düşünenlerden misiniz? Nedense açık fikirli olduğumuzda dizi şeklinde olan hayatları anlamaya gayret ederiz. Önceki hayatımda ben kraldım, sporcuydum, zengindim, uzun boyluydum, erkektim, kadındım gibi. Ölümden sonra hayatı akıl almasa da ihtimalinin olduğunu da hazmetmeye hazırlanırız. Reenkarnasyon, ruhlar alemi konuları günlük hayatımıza çoktan girdi bile. Yeni olan eş zamanlı yaşamları anlamak. Yani Kuantum fiziği… Bu kış, “What do blimp do we know?” filmini gördüğümde yeni bir akım ve düşüncenin parçası olacağımdan emindim. Şu anda pek çok makale ve kitap bu konu üzerinde yazılıyor. Fazla teknik açıklamalara girmeden okumak isterseniz, “Sonsuza Uzanan Köprü” kitabının yazarı Richard Bach’ın “Bir” adlı kitabını tavsiye edeceğim. Kitabında kendisi ve karısının çıktığı etkileyici bir yolculuktan bahsediyor. Hem eskiye dönük hem ileriye yönelik mekan değişikliğini nasıl yaptıklarını detaylıca anlatıyor. Akıl aldıktan sonra her şey olabilir mantığı doğrudur. Yıllar önce otomatik kapılar ile cep telefonlarını gördüğümüzde bizden çok uzak diye algıladığımız “Uzay yolu” filminin teknolojisi yaşamımızın parçası olmuş bile. O zaman bu yolculuk neden olmasın? Neden zaman yolu veya yolculuğu diye bir şey olmasın? Zaman tünelinde geriye dönüp vedalaşamadığımız, istediklerimizi söyleyemeden kaybettiklerimiz ile vakit geçirmek olanağımızın olduğunu söyleseler kaçımız bu fırsatı kaçırırdı? Ya kendi gençliğimize dönüp biraz tavsiye verme olasılığı varsa? Aynı hataları yapmak yerine yol ayrımına gelindiğinde fikir verebilirsek? İmkan var mı deyip geçiştirmek en kolay kaçamak olmalı. Zor olanı kitabı okuyup anlamaya çalışmak. İnsanın yaşamına yön veren sevgi, aşk, evlilik, iş gibi konularda günlük veya anlık karar vermesini kolaylaştıran nedir? İç ses diye bildiğimiz acaba ileriden şimdiye gelip fısıldamaya çalışan “Ben” olabilir mi? Birden fazla “Ben” var mı? Yoksa tüm benler “Bir mi?” Kitapta Albert Einstein’ın bir sözüne de yer veriyor, “Bizim gibi inançlı bilim adamları için geçmiş, şimdi ve gelecek birer hayaldir… inatçı hayaller olsalar bile” Hiçbir şey aslında göründüğü gibi değildir lafını da hatırlamamak elde değil. Ben, biz hepimiz “bir” miyiz? Var mıyız? Yoksa sadece bir hologram mıyız? Asıl ben bir değil belki başka bir yerdedir. Ben ise o bir’in bir parçasıyım. Olabilir mi? Richard Bach kitabında bu yolculuktan bahsediyor. İstediğin zaman geriye, sonra tekrar ileriye gidip gelebilirsin. Bu herkesin kendi elinde olan bir güç. Uçuşa hazır hissediyorsanız Arkadaş yayınevinden çıkan kitabı okuyun. Zaten dememişler mi “Siz neye hazırsanız o da size hazırdır.” |
Eddi Anter 25.08.2006 |