Orhan Peker ve aferin MKM’ye

Akatlar’da yeni açılan Mustafa Kültür Merkezi veya kısa adı ile MKM’de Orhan Peker ağırlanıyor. 7 Mart Salı gecesi açılışı yapılan bu serginin tanıtımından dolayı Beşiktaş Belediyesi’ni kutlamak gerekiyor. Son haftalarda hatta aylarda sokakları istila etmiş olan Picasso reklâm kampanyasından dolayı sıkılmadığımı söylesem yalan olur. Kendi ressam ve sanatçılarımızı tanıdık ve tanıttık da Picasso’lara mı vardık diye düşünmeden edemiyorum. 

İstanbul Modern’in sessiz ve pasif tanıtımı ile uzun bir süre teşhirde kalan “Mualla” sergisinden de hoşnut kaldığımı söyleyemem. Daha fazla reklâm ile daha fazla kişiye ulaşılabilirlerdi diye düşünüyorum. Dün gece belediye başkanının yanı sıra tanınmış koleksiyonerler Mustafa Taviloğlu, Muhsin Bilge’nin, yanı sıra sanatçı ve galericiler, Şahin Paksoy, Doğan Paksoy, Dirimart’da hazır bulundular.

Uzatmalı bir kokteyl sonrası açılan kapılar ardında sıralanmış Peker’in eserlerini gördüğümde Milli Reasürans Galerisi’nde yapılan son 2 sergisinden ne kadar daha geniş kapsamlı olduğunu fark ettim. Beşiktaş Çağdaş adı altındaki salon hem bembeyaz duvarları hem de mükemmel aydınlatması ile resimleri keyifle seyretmeyi mümkün kıldı. Aferin Beşiktaş  belediyesine ve aferin MKM’ye. Çoğu daha önceden teşhir edilen işler olmasına rağmen son salondaki eskizleri, İspanyol günlüğü, matador ve boğaları ile ayrı bir keyifti sanki.

“Aşık Veysel” tablosu ve İlhan Berk’in dizeleri serginin başyapıtı gibi duruyor. Meraklısına tüm at, horoz, manda ve kedilerden örnekler görebilirler. Görmeyecekleri ise Aliye Berger’in meşhur portresi.

Ferit Edgü’nün lafı ile “Orhan Peker yorgun, bitkin araba atlarının, beygirlerinin ressamıydı”  İlhan Berk ise sanatçı ile ilgili” Bütün resimlerinde, insan, hayvan, ölü doğa resimlerinde olsun içten içe hep bir yalnızlık, acı göze çarpar. Hüznü ve acıyı kazımaya gelmiştir sanki”

1927 yılında doğan sanatçı Avusturya Lisesi’nde okur ve 1945 yılında Akademi’de, Bedri Rahmi Atölyesi’ne yazılır. Arkadaşları ile 10’lar grubunu kurar. İlk sergisini 1953’te İstanbul’da Vep Tiyatrosu’nda açar. Ankara’ya yerleştikten sonra 1960 yılında Samanpazarı yangınlarına şahit olur ve çok etkilenir. İtfaiyeciler ile konuşur ve “tulumbacılar” serisine başlar.

Daha sonraları eşi Özden Erdem’i ve “başka” adlı kedisini resmetmeye başlar. Aşık Veysel portresi ise TRT yarışmasında başarı ödülü alır. En görsel eserlerinden olan Aliye Berger portresi için ise İlhan Berk “bir çığlık bir yangındır. Asılda bir renk cümbüşüdür” diye bahseder.

Alkolü çok aldığından Peker’in genç vücudu sonunda isyan eder ve karaciğer kanseri ile sirozdan 51 yaşında öldüğünde arkasında pek çok eser bırakır.

Picasso’ya gösterilen ilgiden fazlasını hak ediyor Peker. Yolunuz düşerse mutlaka sergiyi ziyarete gidin tekli, ikili, üşüyen, korkan güvercinleri de görün. Yolunuzun üzerinde değilse vakit ayırıp yolunuzdan çıkın. Görülmeye değer.

Eddi Anter
08.03.2006
2017-09-21T23:09:00+00:00 Yazar: |