Vakit geçirmek değil de vakit öldürmek isterseniz “Miami Vice” filmini görmeye gidin. Çünkü size vereceği hiçbir şey yok. Seksenli yılların popüler televizyon dizisini hatırlayıp gittiğimden beklentilerimin yüksek olduğunu söylemeliyim. Colin Farrell başrolde Don Johnson tiplemesini yapmaya çalışıyor, uğraşıyor fakat olmuyor. Oynamaya gayret ediyor ama oynayamıyor. Jamie Foxx nispeten daha iyi o da filmi kurtarmaya yetmiyor. Tek sürpriz tiplemesi ve oyunculuğu ile Gong Li. 

Televizyon dizisinde her bölümde Miami’den öyle plajlar, gece kulüpleri, sokak insanları gösterirlerdi ki görenin gidesi gelirdi. Film Miami dışında her yeri gösteriyor. Haiti, Küba, Kolombiya ne ararsanız var. Miami yok. Film dünyanın her hangi bir şehrinde herhangi bir stüdyosunda çekilmiş olabilir görüntüsündeydi.

Seksenli yıllar Amerika’da esrar kullanımının en yüksek ve “moda” olduğu devir olduğundan Kolombiya ve bağlantılı ülkelerdeki satış, dağıtım ve baskınlar gazetelerde her gün yer alırdı. Bugün aynı şey söz konusu olmadığından konuyu güncel tutmaya gayret etmişler ama olmamış, uymamış. Filmin son sahnelerinde ki çatışma süresi neredeyse on beş dakika seyredeni sımaktan öte salonu terk edesini getiriyor. Yönetmen Michael Mann kendisini göstermek istercesine çabalıyor ve can sıkıyor.

Don Johnson zamanında Amerika’ya İtalyanca iki kelime öğretmişti: “Gianni Versace”. Bu sonradan çok meşhur olacak modacı filme damgasını vuruyordu. Her iki polisin kılık kıyafeti o günlerde genç ve yaşlı herkes için “trend setter” sınıfında iken filmde Farell ve Foxx olağan polis görüntüsünden öte gidemiyor. Ferrari ve sürat deniz motorları var ama yetersiz kalıyor. Her şeyden biraz tad vermeye çalışırken yoruyor. Sloganında “Kanun yok, düzen yok” diyor ama ek olarak ben seyredecek bir şey de yok diyorum.

Hoş sürpriz Kanyon’da Mars sinemaydı. Tıklım tıklım gençlerin doldurduğu bu yeni alış veriş merkezinde gördüğüm sinema kompleksi ağzımı açık bıraktı. Meğer ne çok yol kat etmişiz dedim. Böyle sinema dünyada kaç tane var acaba?