Çarli’nin Çikolata Fabrikası

Kitabını yaklaşık bir sene evvel İngilizce olarak çocuklarımla beraber okuduğumda filminin yapılacağı hiç aklıma gelmemişti inanın. Zaten kısa ve bol resimli bir kitaptı, aynen çocuklarımın okumayı sevdiği gibi. Geçen hafta filmi görmeye gittiklerinde illa benim de görmemi istediler. Nedense çocuklar aynı filmi defalarca seyretmeyi seviyorlar sebebini anlamam. Tekrardan gördüklerinde acaba kafalarında ilk gördüklerinden farklı şeyler olabileceğini düşünürler mi hep merak ederim. Yani ilk seferde olan bir aksilik veya dalgınlık sonucu olan bir kaza ikinci gördüklerinde oyuncuların daha dikkatli olması ile bu kazalara engel olabileceklerini düşünmelerinden bahsediyorum. Sormak lazım. 

Çarli maddi durumu bayağı kötü olan ve evinde her öğün lahana çorbası ve patates yemek zorunda kalan ve halinden şikâyet etmeyen bir ailenin tek çocuğu. Aynı oda içerisinde anneanne, babaanne ve her iki dede beraberce yaşıyorlar, hatta aynı yatakta dört kişi yatıyorlar. İsimleri de kafiyeli ve komik ama filmi seyredince duymanızı istiyorum. Günlerden bir gün dünyaca meşhur olan ve mahallesinde kurulu bulunan çikolata fabrikasının sahibi bir yarışma düzenler. Toplam beş adet altın bileti çikolataların içine gizler ve dünyaya dağıtımını yapar. Bu altın biletleri bulan beş şanslı çocuk fabrikayı gezme hakkına sahip olacaktır. Film ilerler ve haklı ya da haksız yollarla biletlere nasıl sahip olunduğu komik şekilde gösterilir. Komik diyorum çünkü çocuklarım ikinci kere görmelerine rağmen kıkır kıkır gülüyorlardı.

Söylememe lüzum yok Çarli’nin elindeki altın bilete büyük paralar teklif eden, çocuğuna bu kıymetli hediyeyi götürmek isteyen bir anneye cevap evde dededen geliyor. Dünyada paradan bol ne var ki? Ama bu biletten sadece beş tane var sakın satma.

Ben Hansel ve Gretel hikâyesi ile büyüdüm ve kitaplardaki resimlerde gördüğüm kadarı ile şeker ve çikolatadan yapılmış bir orman evini içi ağzına kadar şekerleme dolu bir odayı düşledim ama zaman değişti. Ve fabrika sahibi rolünde oynayan Johnny Depp fabrikasını zamana uyarlayabilmiş.

Yani herhangi bir insan hangi ülkeden olursa olsun, kaç yaşında olursa olsun çikolata yemeyi sever ama açıklaması endorfin salgısı olur, misafirperverlik olur, ağzı tatlandırmak olur, fark etmez. Bugün şeker, diyet, spor, fitness, yağ ölçümü vs gibi kavramları bir kenara atarsak hepimiz daha fazlasını yiyebiliriz düşüncesindeyim. Ama hayalini nasıl kurarız? Siz nasıl kurarsınız? Aynı evde oturan çocuklarımın ve benim çikolata hayalim aynı boyutta olabilir mi? Bilemiyorum ama filmde kesinlikle boyutu en had safhada.

Gez gez bitmeyen bir bahçenin tüm ağaçları şekerden üzerindeki meyveler rengârenk şekerlemeden, çimenler yenebilir, akan nehir çikolata olunca artık ağzının sularının akmasından başka bir şey geriye kalmıyor. Film keyifli ve hafif. Vaktiniz ve ayıracak paranız varsa gidip görün. Yenidünyanın çocuklarını ne gibi hayaller bekliyor ama sıkı durun filmden çıkar çıkmaz insanın çikolataya saldırası geliyor.

En sonunda çocuklara hep şeker yeme, çikolatayı aç karnına yeme gibi devamlı itici gözüken anne ve babalar için bir mesaj veriliyor. Aile her şeyden önemli ve ne yaparlarsa yapsınlar hep çocukların iyiliği için yapıyorlar. Aslında ne kadar doğru değil mi? Bir düşünseniz.

Eddi Anter
08.09.2005
2017-09-21T23:09:11+00:00 Yazar: |