Beş Vakit

Reha Erdem’in hem yazıp hem de yönettiği film ödülleri toplamaya başlamış bile. Bu yılki İstanbul Film Festivalinde “En İyi Türk Filmi” ödülü ile Adana Altın Koza Film Festivalinde de toplam 4 ödül kazanmış. Roma Film Festivali ve Toronto Uluslararası Film festivalinde de gösterilmiş. Aynı zamanda Oskarlara Yabancı film dalında aday adayıdır. 

Film denize yakın bir köyde üç çocuğun başından geçen olayları anlatıyor. Gün doğuşu, dolunay ve mehtap gibi bulutlar, dağların yamaçları, otlayan keçiler, köy evleri gibi filmde sinematografi muhteşem. Renkler ve görüntüler tam resimlik. Yazık ki müzik konusunda biraz zayıf kalmış. Kuş cıvıltıları, ineklerin boynundaki çandan çıkan ses, horozun uyanışı, rüzgarın hışırtısı ve suyun akış sesi o kadar sık tekrarlanmış ki bilmeyen komedi stüdyosunda önceden kayıt edilmiş kahkaha seslerinden biri zannedebilir. Kulağa bu sesler nedense doğal gelmiyor. Uzun zaman şehirde yaşamaktan olabilir mi?

Küçük bir köyün içinde yaşanan günlük olayların çocuklar üzerinde nasıl derin bir etki yarattığını ve onları ne kadar içten üzdüğünü gösteriyor. Ömer karakteri babasından nefret ediyor çünkü babası küçük kardeşine tapıyor. Ne yapsa ona yaranamıyor ve onu öldürmek istiyor. Hepimiz belli bir yaşta babamıza duyduğumuz öfkeden onun ölmesini temenni etmiş sonrasında pişman olmuşuzdur. Ömer biraz ilerisine giderek şansını, akrep, sus dalı bıçak gibi yöntemlerle deniyor. Başarılı olacak mı acaba? Arkadaşı

Yakup ise köy okulunda ki genç öğretmene aşık. Babasının öğretmeni gözetlediğini gördüğünde o da intikam almak için bir bıçak temin ediyor.

Yıldız ise annesine yardımcı olmak için bebek kardeşine bakıcılık yapıp okuluna gidiyor.

Erkek ve kız çocuk hakları farklı gibi. İki eşeğin çiftleşmesini seyreden üç oğlan gülüp eğlenirken iki kızın da seyrettiğini fark edince kıyamet kopuyor. Onların bakma hakları yok deniliyor.

Köy ahalisinin çoğu ezik ve bu ezikliklerini çocuklarına yansıtıyorlar. Anası babası olmayan çoban Allahın emaneti olarak görülürken köylülerden biri onu sopayla dövdükten sonra baba rolünü üstlendiğini söyleyebiliyor.

Elektriklerin kesilmesi ile mikrofonsuz okunan ezan sesi tüyleri diken diken ederken, Ömer’in bir uçurum yamacında okuduğu ezanın ekosu da insanın ruhuna işleyiveriyor. Babaların oğullarla problemleri olduğu gibi kızlarda anneleri ile sıkıntı yaşıyorlar.

Kış gelmeden ölüm sırasının gelmesini temenni eden yaşlı nine tüm erkeklerin içine tükürerek filme başlıyor. Erkekler oğlanken iyi de sonradan baba olduklarında kötü oluyorlar diyor.

Muhtelif hayvan çiftleşmelerinin yanında bir inek doğumu, keçi sağması gibi sahnelerde yer alıyor. Zaman zaman çok yavaşlayan filmin en güzel kısmı köyün görüntüleri. Film boyunca sadece ilkokul tabelasında yer alan köyün ismi belirgin olsa da gidip görebilseydik.

Eddi Anter
04.10.2006
2017-09-21T23:08:51+00:00 Yazar: |