Aya İrini’de sulh vardı

16 Ağustos akşamı bir Osmanlı sarayının içinde yer alan Aya İrini Müzesi görkemli kubbesindeki haçlar altında ünlü orkestra şefi ve piyanist Daniel Barenboim’i ve Doğu-Batı Divanı orkestrasını ağırladı. Günlerdir basını meşgul eden bu etkinliğin önemi kurulduğu günden beri dünyaya verdikleri barış mesajıdır. 

Arjantin asıllı Musevi Barenboim ile Filistinli yazar Edward Said 1999 yılında bir araya gelip Orta Doğunun farklı ülkelerinde yaşayan genç müzisyenlere açık bir çalışma atölyesi kurmaya karar alırlar. İsrail ve diğer Arap ülkelerinden gelen bu müzisyenler ile birlikte düzenli olarak her yaz konserler verirler. Bunların içinde en çok 2005 yılında Ramalla, Filistin’de verileni ses getirir. Kurulan bu orkestraya gereken ad ise Goethe’nin bir şiirinden alınıyor. Sebebi Goethe’nin kendi ülkesi dışında bir yer ile ilgilenen ilk Alman olması ve atmış yaşından sonra Arapça öğrenmeye karar vermesiymiş.

Doğu-Batı Divan orkestrasında bugün Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün, Tunus, İspanya, Hollanda ve İsrail’den katılan yaşları genç birçok üye bulunmaktadır. Dünyaya barış mesajlarını vermeye Seville kentinden başlayıp sırasıyla Madrid, Peralada, Santander ve Cadiz’de devam edip İstanbul’a geldiler. Konser serisi bu yaz Mısır, Belçika, Fransa ve Almanya’da devam edecek.

Orta Doğunun farklı ülkelerinden gelen bu gencecik insanları ellerinde silah yerine keman, viyola veya kontrbas ile görünce müziğin evrenselliğine bir kez daha şahit oldum. Beethoven, Schubert ve Brahms’dan parçalar çalıyorlardı ama ne çaldıkları fark etmiyordu. Havanın sıcaklığı mı yoksa sahnede yer alan insanların yüzlerindeki tebessüm müydü ortamı ısıtan bilemiyorum.

Kısa bir aradan sonra sahnede yerini alan orkestra elemanları müzik aletlerini akort ederken yakın bir camiden gelen ezan sesinin müziğe karışması İstanbul gibi bir şehirde yaşıyor olmamın ayrıcalığını bir kez daha hatırlattı.  Barenboim diğer şehirlerde okuduğu politik içeriği olan bildirisi yerine kendisi piyano çaldı. İlk kez İstanbul’a gelmiş olmanın mutluluğunu dile getirirken kımıldayacak yer bile kalmayan sandalyeler arasında ayakta kendisini alkışlayanlara teşekkür ediyordu.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın Türk Musevi Cemaati ile birlikte organize ettiği bu konser hatıralardan uzun zaman silinmeyecek gibi.
Barenboim ve Said Vakfı ise 2002 yılında özel sponsorlar tarafından İspanya’da Seville kentinde kuruluyor. ‘Neden burası?’ Diye sorulduğunda ise “İslam, Hıristiyan ve Musevi kültürünün asırlardır bir arada yaşadığı şehre bir şeyler geri vermek istediğimden” cevabını veriyor. Aynı yüzyıllardır üç dinin beraber dostluk ve barış içinde yaşadığı İstanbul’da olduğu gibi.

Özel sebeplerden dolayı konsere katılmamaya karar veren Lübnan ve Suriye asıllı müzisyenler keşke gelmiş olsa da sahnede ve salonda verilen, savaşmak yerine bir arada yaşamayı öğrenmeliyiz mesajını görselerdi. Mekanda olanların Müslüman, Hıristiyan veya Musevi olmalarının önemi yoktu çünkü dün gece Aya İrini’de sadece müzik ve sulh vardı.

Eddi Anter
18.07.2006

Eddi Anter
17.08.2006
2017-09-21T23:08:55+00:00 Yazar: |