Ara Güler bizler de bakarız…

Konu sanat ve fotoğraf olunca akla gelen ilk isimlerden biri şüphesiz Ara Güler oluyor. Her ne kadar kendisini bir sanatçı olarak görmese de çektiği kareler bir sanat yapıtını andırırcasına akıllara işleniyor. Fotoğraf sergisini gezen kişilerin neye baktığını, neleri fark edip gördüklerini ve nasıl etkilendiklerini oldum olası merak etmişimdir. 

Yıllar önce veya bir gün evvel çekilmiş bir fotoğraf arasında fark var mıdır? O kareye bakan kişi kendini içinde mi görür yoksa dışında mı? Fotoğraflar yakaladığı anı mı temsil eder yoksa teşhir edildikleri anda seyredene verdikleri hissi mi? Nasıldır bu his? Göreceli midir? Farklı yıllarda farklı mekânlarda aynı fotoğraflara bakıp başka şeyleri görmek mümkün müdür?  Çeken foto muhabiri Ara Gülerse cevabım evettir. Kendisini sade bir şekilde “foto muhabiri” olarak tanımlayan Ara Beyin pek çok fotoğrafını yıllardan beri farklı gazete ve dergilerde görmekteyim. Aynı fotoğrafları MAC Art Gallery Nişantaşı’nda gördüğümde kesinlikle farklı duygular içindeydim. Bire bir şahsi bağlantım içeri girer girmez oluşuverdi. Hem ebatlarının büyüklüğü hem karelerin hemen beni içine alıyor olması en önemli etkenlerdi.

Fotoğraflar siyah beyaz çekildiğinde renk yok mudur? Sakın bu tuzağa düşmeyin derim. Rengârenk insan ve doğa fotoğraflarına baktığımda çoğu zaman renklerin içindeki renksizliği, karanlığı ve donukluğu görebiliyorum. Bazen de Ara Güler fotoğraflarında olduğu gibi insanların gözlerindeki ışığı, denizin rengini, dumanın kokusunu alıp resme dokunabiliyorum. Bana inanmayın gidin kendiniz görün.

Sirkeci tramvayı ve onun yolunu kesen faytonlu fotoğrafın yanında, etrafında olan bitenden habersiz açık kahve taburesinde oturan insanlar, Eminönü’nde taş toprak yol üstünde gezinen atlı araba, Haliç’in eski pis sularında sandalında oturup burnunu karıştıran balıkçı ve Tophane meyhanelerinden birinde çekilmiş sarhoş adamın karelerini de görebilirsiniz. Eski ve tanıdık bir albüme bakıyor hissini de yaşayabilirsiniz. Ne duruyorsunuz?

Onu sahiplenmek adına, dünya çağında aldığı ödüllerin boşuna olmadığını bir kez daha görmek adına açılan sergiyi ziyaret edin. Ara Güler 1928 İstanbul doğumlu olup, yaratıcı fotoğrafçılığın uluslar arası alanda ün kazanmış en önemli temsilcisidir. Gazeteciliğe 1950’de Yeni İstanbul gazetesinde başlamış, 1956’da Time-Life, 1958’de Paris-Match ve Der Stern dergilerinin yakın doğu muhabirliğini üstlenmiştir. 1961 yılında British Journal of Year Book, onu dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri olarak tanımladı. Dünyanın her bir tarafında yüzlerce sergi açtı. Winston Churchill’den Dali’ye, Picasso’dan Zeid’e pek çok kişinin fotoğrafını çekti ve röportajlar yaptı. Halen İz dergisi Genel Yayın Yönetmenliğini yapıyor.

Sadece fotoğraflara bakmak yetmezse, illa bir veya bir kaçına sahip olmam lazım ve evimin duvarında seyretmek istiyorum diyorsanız hepsi tek bir fiyattan satılmakta. Sergi Mayıs ayına kadar devam edecektir.

Eddi Anter
11.04.2008
2017-09-21T23:08:43+00:00 Yazar: |